Bereketli bir yağmur muyum, karayeli
biraz sola çeviren miyim, beyinleri ve kasları felç eden rutubet miyim
bilmiyorum.
*
Yine
ilk defa okuduğum ama keşke daha önce okumuş olsaydım, daha önce haberim
olsaydı dediğim bir yazar Kamil Erdem. Kitabında toplum eleştirisini o kadar
güzel yapmış, karakterleri o kadar güzel incelemiş ki hayran kalmamak elde
değil tabi.
Kitapta
ki karakterler her yerde görebileceğiniz cinsten. Bakkalınız mesela
hikayelerden birinde, komşunuz, kardeşiniz, siz varsınız bu kitabın içinde, her
telden insanla karşılaşıyorsunuz yani. Sokağa çıkıp yürümek gibi bir şey bu
kitabı okumak. Farklı hikayelerde farklı karakterlerle bakış açıklarını da
değiştiriyor Kamil Erdem, sürekli aynı yerden bakmıyor kameranızın açısını
döndürmenize yardım ediyor bu kitap.
**
Her şey şu fabrikaya giden demiryolu
gibi düz olsaydı.
Kitap 11 hikayeden oluşuyor. Her hikayede
farklı karakterin anlatımıyla okuyorsunuz ama bir hikayedeki yan karakter bir
sonraki hikayede ana karakter olabiliyor. Cümleler bazen bana biraz tuhaf geldi
ama genel olarak dili çok güzeldi, kendini okutan anlatımı vardı. Zaten
hikayeler kısa kısa, sizi sıkma şansı yok. Yaptığı eleştiriyi de çok net
gösteriyordu yazar ve bu eleştiri sadece bir tarafa değildi, toplumda yanlış
olan herkese ve her şeye genel olarak insanları yargılayan bakışlara karşıydı.
Benim beğendiğim ve Kamil Erdem’ in diğer kitaplarını da okuma isteği oluşturan
bir kitap oldu. Sizin de seveceğinizi içinde bir yerinde kendinizi bulacağınızı düşünüyorum.
Aynada
kendime baktım. Yine yanlış bir yüz gördüm. Kimselere bakmayan iki yalnız göz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder