7 Ekim 2017 Cumartesi

Gülüş


07.10.2017

Okuduğu kitaptan sakince kaldırdı başını, dışarıdan bir bağırtı sesi yürümüştü eve. Normalde huyu değil ya, kalkıp balkona çıktı ne olduğunu görmek için. Bir şey onu bakmaya çağırmıştı sanki o da bu şey her ne ise emrine uymuştu.

Dışarı çıktığında gözüne ilginç gelen bir durum yoktu aslında. Bir kadın yürüyordu sokakta, ardında birkaç sokak kedisi vardı. Bağırtı diye nitelendirdiği sesinse kadının yüksek tondan gülüşü olduğunu gördü, tekrar gülünce kadın. Kaşlarını çattı birden, niye bu saatte bu şekilde rahatsız ediyordu insanları, kızmıştı kadına içinden, rahatsız edici, çirkin şey demişti yüzünü dahi göremeden. Kadının nereye gittiğini bakmadan da içeri kitabını başına döndü, kaşları hala çatıktı.

Sabah, uykusunu almış olarak uyandı kitap okuduğu koltukta. Elinde hala kitabı tutuyordu, biraz boynu ağrımıştı gerçi. Daha yüzünü yıkayamadan da kapı çaldı, açmaya giderken kimin gelmiş olabileceğini düşünüyordu, çok fazla ziyaretçisi olan biri değildi sonuçta. Kapıyı açtığında bir kadın çıktı, elinde üzerinden dumanın yükseldiğini görebileceğiniz poğaçalar vardı. Gülümsüyordu kadın, o gülümsemeyle tüm dünyayı aydınlatabilir gibiydi.

Kadın yeni komşusu olduğunu söyledi ona, zaten apartmanda üç daire vardı, üstteki dairede de ev sahipleri yaşıyordu. Kaç gündür kimsenin girip çıktığını görmeyince buraya kadın bir ziyaret yapmak istemişti. İçeri davet etti çay suyunu koydu, kahvaltılık bir şeyler çıkardı masaya, kadınla mutfakta oturup konuşmaya başladılar. Bir süredir sürekli evdeydi gerçekten, çıkmak istemiyordu dışarı, rafta onu bekleyen kitaplara gömülmüş, onları bir bir sindirmeye çalışıyordu.

Kadın konuşkandı onun tersine, sevecendi, yüzü yıldızsız gecedeki ay gibiydi önünde. Hafif hayranlıkla bakıyordu ona, enerjisi, bilgisi kıskandırıyordu onu. Sonra, sonra kadının çok sevdiği ama onun haz edemediği yazarla ilgili bir şeyler söyledi, kadın güldü, kulaklarına dün gece ilişti. Yeni komşusunun dün geceki kadın olabileceğine inanamıyordu ama ses aynı sesti.

Buruldu içi, utandı kendince, kadın fark edemedi bunu. Nasıl yargılamıştı hiç tanımadığı birini, nasıl aşağılamıştı onu içinden halbuki aşağıladığı kendisiydi bu haliyle. O kadar okuduğu kitap nereye gitmişti, belli ki beyninde değillerdi onlar. Kendine kızdı birden, kadın bunu da fark etmedi, o hala yazarı anlatmaya çalışıyordu ona. Hiç okumamış olsa da sırf kadın anlatıyor diye sevmişti o da artık.

Sohbet ve poğaçalar bitince kadın kalktı kapıya yürüdü. Bir sonraki oturumlarını iple çektiğini söyledi, kapısını açıp evine girdi. Kapıyı kapatırken aklındaki tek düşünce o gülüşü hayatının içine almak istediğiydi. Giyindi hızlıca, en yakın kitapçıya gidip kadının övdüğü yazarın kitabını aldı. Daha çok şey bilmeliydi onun sevdiği şeylerle ilgili, daha çok bilmeliydi kadını.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder