16 Aralık 2017 Cumartesi

Hayali - Hayati Kahraman


Uzun zamandır doğru düzgün bir şeyler yazma fırsatı bulamıyorum. Dersler, gezmeler, sınavlar derken kelimeleri bir araya getirmeyi unutmaya başladığımı fark ettim. Ben de bu yüzden beni hem çok mutlu eden hem de bir yandan sinirlendiren bir olaydan bahsetmek için yazmaya başladım buraya.

Yaz tatilinde yeni yeni ortaya çıkan bir yayınevi bana mesaj attı. Açıkçası bana mesaj atana kadar böyle bir yayınevi olduğunu bilmiyordum. Proje Kitap Serisi adı altında kitap çıkaracaklarından bahsetti, bana da hikaye göndermek isteyip istemediğimi sordu. Büyük ihtimalle instagramda profilime denk gelip blogun linkini gördüklerini düşünüyorum. Gerçi buraya kadar olanlar öyle çok da önemli şeyler değiller. Önemli olan kısım bu yayınevi sayesinde yazdığım iki hikaye ilk defa basılmış oldu. Kitapların kargoları gelince açmadan önce bir süre salonun ortasında paketlere sarıldım resmen. Gerçekten beni çok mutlu eden bir andı. Büyük ihtimalle de hayatımın sonuna kadar unutamayacağım bir an. Bu kitaplar sayesinde de yine hayatımda ilk defa kitap imzaladım canım arkadaşlarım sağ olsunlar.

Şimdi olayın sinir bozucu kısmından bahsetmek istiyorum biraz. Benim heyecanla beklediğim, günlerce kargo gelsin artık diye kapıları gözlediğim bu kitaplarda hikayelerim yanlış başlıklar altında basılmış. Benim yazarken yaptığım kesme işaretleri onların basım düzenine uymamış ama dikkat edilip düzeltilmemiş bile. Bu bende, yaptıkları işe yeterince özen göstermedikleri hissi uyandırdı açıkçası. Sadece benim yazılarımda mı var bu sorun bilmiyorum henüz diğer hikayeleri okuma fırsatı bulamadım ama hiç mi kimsenin gözüne çarpmadı bu. Son okuyucu yeterince dikkatli okumamış anladığım kadarıyla. Ben normal de bile aldığım bir kitapta yazım hatası ya da başka bir şey varsa hemen dikkat edip çiziyorum orayı, benim yazdığım bir hikaye de böyle bir şey olması beni gerçekten üzdü. Bununla birlikte kitaplar kalite olarak da hoşuma gitmedi. Kapağı gerçekten çok güzel yapılmış ona hiç sözüm yok ama dış basımında kaymalar olmuş, sayfalar da samanımsı hissi var.

Biraz bulmuş da bunuyor diyebilirsiniz ama benim çok önemsediğim bir işte böyle şeyler olması beni ciddi anlamda hem üzdü hem de sinirlendirdi. Ben buraya ya da başka bir yere yazarken hiçbir zaman ilerde bir gün kitap çıkartırım düşüncesiyle yazmıyorum. Buna yeterli olduğumu düşünmüyorum çünkü.

Ben bir kitabı okurken her zaman bu kitap bana ne kazandırıyor diye bakarak okurum. Benim için sadece çok iyi kurgu, olay örgüsü yetmez. Okuduğum kitapların bana yeni bir bakış açısı, düşünce katmasını beklerim. O kitabın hayal gücümü zorlamasını, beni farklı yerlere çekmesini isterim. Yazarken de olabildiğince buna özen göstermeye çalışıyorum. Dürüst konuşmak gerekirse önüne gelen herkesin yazar havasına girip kitap çıkarmasını, yayınevlerinin de para kazanma amacıyla bu tür işleri desteklemelerini sevmiyorum. Tabi ki her zaman Kafka, Herman Hesse, Zweig, Albert Camus, Gogol ya da burada adını sayamadığım çok değerli yazarlar okunmuyor. Kafa dağıtmak, ara vermek ya da yoğun olduğum zamanlarda da kitap okumaya devam edebilmek için daha hafif kitaplar okumayı tercih ediyorum ama bunu yaparken bile olabildiğince seçici olmaya çalışıyorum. Ben kendim için bu kadar seçici ve yargılayıcı davranırken de yeterli olduğumu düşünmediğimden hiç kitap çıkarmak gibi bir hevesim olmamıştı yani. O yüzden bu proje belki de benim ilk ve son basılı hikayelerimi barındırıyor olabilir.


Lafı iyice uzattım tabi. Konu da biraz dağılmış galiba ama dertleşmek için yazmak gibisi yok. Bu da bu blogla dertleşmelerimden biri olarak kalsın burada bir yerde okuyanlara.

2 yorum:

  1. Velhasıl hiç bu işlere girmeyin diyorsunuz yani!? Aynı yayınevi instagram hesabımdan benimle de iletişime geçti birkaç kez ve düşüneceğimi belirtmiştim kendilerine; şimdi sizin bu yazınızı okuduktan sonra hiç düşünmeden bir kez daha hayır diyeyim dedim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kararlarınızı kesin olarak etkilemek istemem ama hiç bulaşmamanız sizin için daha iyi olur diye düşünüyorum.

      Sil