Bu yerlerde trenler doğudan batıya, batıdan doğuya gider gelir.. gider
gelirdi…
*
Kitap her ne kadar Cengiz Han’la alakalı gözükse de hikâye 1953
yılının şubat ayında, yani dünyada diktatörlerin meşhur ve bol olduğu
zamanlarda, İkinci Dünya Savaş’ı sonrası, Stalin’ in milyonlarca insanı SSCB
uğruna öldürdüğü yıllarda başlıyor. Kitabın asıl kahramanı gözüken Kuttubayev
de bu kurbanlardan biri.
Kuttubayev, Cengiz Aytmatov’ un en ünlü kitaplarından biri
olan Gün Olur Asra Bedel’ in kahramanlarından biri aslında. Zaten kitap da bu
kitabın bir bölümü olarak yazılmış, onun içinde yer alması gerekiyormuş ama bu
bölümün kitapta yer almasına izin verilmemiş bu yüzden de yazar tarafından
çıkarılmış.
“Niçin böyle davranır bunlar? Görünüşe bakılırsa onlar da insan! İnsan insana
nasıl bu kadar acımasız olur, bu kadar nefret duyar?”
**
Roman, Cengiz Aytmatov’ un okuduğum ilk kitabı. Bu yüzden
diğer kitaplarında nasıl bir dili vardır bilemiyorum. Bu hikâye de gayet
sürükleyici bir anlatım vardı ki zaten hikaye de ilgi çekici olduğu için
kendini kısa sürede bitirttiren bir kitap olduğunu söyleyebilirim.
Kitap, temelde üç kısa bölümden oluşuyor; İlk bölüm Kuttubayev’
i Sarı-Özek kırlarında bekleyen karısıyla açılıyor. Daha sonra da Kuttubayev’
in neden hapse atıldığını, Tansıkbayev’ in onu neden tuttuğunu anlatıyor. Bir KGB
ajanının kendi çıkarları için masum bir insanı ve kaleme aldığı iki efsaneyi
nasıl kullanabildiği gösteriliyor ki bu bence KGB’ nin bir çeşit eleştirisi. Basit efsaneler bile Stalin için düşman
sayılabiliyor.
İşte bu efsanelerden biri aslında Cengiz Han’a Küsen Bulut
ve kitabın ikinci bölümünde de bu efsane anlatılıyor. Cengiz Han’ ın daha önce
vermiş olduğu bir emri çiğneyen iki aşığın Sarı-Özek kırlarında idam edilmesi,
bu idamla birlikte Batı seferine çıkan Cengiz Han’ ı sürekli takip eden, ona
Gök Tanrı’ nın hediyesi olan bulutun onu terk etmesi efsanenin asıl konusu. Bu konuyla
birlikte de Cengiz Han anlatılıyor aslında. Cengiz Han olmadan önce kimdi, çok
sevdiği karısını kurtarmak için neler yaptı, kardeşini neden öldürdü, nasıl bu
kadar nefret ve kin dolu bir hükümdar oldu, kibri, Batıyı fethetme arzusu nasıl
ortaya çıktı… Bütün bu soruların cevabını verebiliyor Cengiz Aytmatov efsane
de. Efsane de kitap da kısa olmasına karşın boğmayan ama yoğun bir bilgi akışı
barındırıyor. Ben her ne kadar mutlu sonları seven biri olmasam da efsanenin
sonu, okuyanı tatmin edebiliyor.
Üçüncü bölümdeyse Kuttubayev’ in sonu anlatılıyor
diyebilirim. Eşini ve çocuklarını bir daha görebilecek mi diye bekliyorsunuz
önce, sonra da gerçekten ölecek mi diye. Merak duygusuyla çok hızlı bir şekilde
okuyup bitirebileceğiniz 112 sayfalık roman, asıl sonuyla da sizi etkilemeyi
başarabilecek bence.
İnsanlar uykudayken onun iradesi dışına çıkıyorlardı. Uyku, yararsız,
zararlı, tehlikeli bir zaman ve bir yer idi. Uyanır uyanmaz onları o
bağımsızlıktan çıkarmalı, çekip almalı, gerçekle, yani kayıtsız şartsız itaat
altında oldukları gerçeğiyle yüzyüze getirmeli, görevlerin yapmaları için
harekete geçirmeliydi.
***
Tarih bilgisi zayıf olan ve kitap eleştirmeni olmayan yani
sadece basit bir okuyucu olarak bunları yazdığımı söylemek isterim size. Yine
bu açıyla bakarak söylemek istiyorum ki bence romanda Cengiz Hanla asıl tasvir
edilen kişi Stalin’ di. Bazı şeylere körü körüne bağlanmak benim gözüme çok
çarptı kitapta. Stalin hükümetinden bahsedilirken de Cengiz Han’dan
bahsedilirken de mutlak irade için, devlet için daha da önemlisi onu yöneten
kişi için her şey mubahtırın yanlışlığı gösterilmeye çalışılmış gibi geldi bana,
zaten Stalin’ i savunacak değiliz de.
Genel olarak baktığımda çok beğendiğim ve okunmasını tavsiye
edeceğim bir kitap oldu. Bu yazıyı da biraz ona hizmet etmesi amacıyla yazıyorum
zaten. Bundan sonra da böyle birkaç kitap hakkında yazı yazmayı düşünüyorum. Sizi
uyutan, sobaya atılacak odun olarak gören oluşumlardan uzak kalabilmeniz dileğiyle…
Devlet bir sobadır ve yakıtı da yalnız insandır. Yakılacak insan
olmazsa soba söner. Sönen, yanmayan sobanın da hiçbir yararı yoktur. Ama öte
yandan bu insanlar da devlet olmadan yaşayamazlar: sobayı tutuşturan, yakan
onlardır. Sobayı yanar tutmakla görevli olanlar da yakıt temin etmelidirler.
Her şey buna bağlı!