27 Haziran 2017 Salı

Beyin Ölümü


18.06.2017

Tükenmeye başladı beyin hücrelerim,
Bu soğuk ulaşılmaz hücremde otururken.
Şiirler yazdım okunmadı,
Masallar anlattım kimse uyumadı,
Şarkılar söyledim kuşlar eşlik etmedi,
Acaba yok muyum ben dedim, seslendim,
Kimse cevap vermedi.
Işık bekledim yanmadı.
Nefes aldım, ciğerlerimin yolunu şaşırdı.
Parmaklıklara sarıldım, soğuktan titreyen demirlere,
Ellerimi parçaladılar, ittiler, beni istemediler.
Beynim ağlamaya başladı,
Ben de bırakıp gittim onu
Paslı, nemli ve soğuk hücrenin içinde.

22 Haziran 2017 Perşembe

23.06.2017




Yeni bir şeyler arayışındayım bu aralar. Kendimi farklı şeylerle doyurmaya, karnımı tıka basa doldurmaya çalışıyorum. Başarılı oluyor muyum? Galiba evet, bi’ kıpırtı hissettim sanki midemde. Boşluktaki ufak mutluluk kırıntıları, kendimi daha iyi ifade etmeye başlamam, gidilecek yeni yollar bulmam… Sanırım bunlar doğru açıda olduğumun göstergeleri ya da birkaç santim daha büyümüş olmamın.

Kafamın içi o kadar dağılmış ki kenara itip eşyaları köşeye kıvrılamıyor beynim artık. O yüzden toparlanmalı ve bahar temizliğine girişmeli nöronlarım. Yazın gelmesiyle kullanılmamak üzere kenara kaldırılmaya çok alışmış kafamı işler halde tutmaya zorlanıyorum bu sene. Kendimi tembelliğe, oradan oraya atmaya nasıl alıştırmışsam bu yazıda konu bütünlüğü bile sağlayamayacağım gibi. Her yaz dağıtıp dönem başında adapte olmaya başlayarak işi tamamlayamadan bir okul yılını bitirmek ruhuma öylesine yapışmış ki...

Rafları yeniden düzenliyoruz işte efendim. Yaşanacak daha kaliteli ömür oluşturmayı deniyoruz, yeni basılmış taze fikirler ve çalışma gayretleriyle. Böyle büyük kararlar almak yok ama bu sefer. Küçük küçük süpürmeler, denemeler, bebek adımları, yormadan ve yılmadan süreklilik yakalamak adına çabalar.


Gizli saklı köşelerimi anca fark ettiğim için çokça anlatmak istiyorum kendimi insanlara işte böyle. Çünkü, daha kendine fısıldanacak bir çok sır buldum beynimin ücra köşelerinde ama hepsini birden de önüme dökmeye cesaret edemiyorum.

18 Haziran 2017 Pazar

Geç Kalmış Kaçış



21.05.2017  

Gün batımına karşı yürüyorum yollarda, üzerimde beyaz gelinliğim. Çamur sıçramış birkaç yerine, aldırmıyorum. Kafamda bin bir düşünce, hangisi daha önemli karar veremiyorum. Kaçtım, bütün yalanlardan, bütün korkularımdan. Damardan vurmuşum özgürlüğü, kafama vurmaya başlamış yavaş yavaş.

Sahte bir sevgiye kanıp tiyatro yaşamanın eşiğinden dönmüş biri ancak bu kadar huzurlu olabilirdi. Sahi, güneşin batışını en son ne zaman izledim ben?

15 Haziran 2017 Perşembe

Aynı Kalem Farklı Yaşam


25.05.2017

Çok yazarmış, az yazarmış
fark etmez.
Burada, benimle, aynı kalemi tutup
farklı şeyler yazabiliyorsun ya
o yeter bana.
Yetmek az bile
ömrümü doyurur,
ruhumu sarar,
yaşamım olur…

12 Haziran 2017 Pazartesi

Mutlu Son


27.05.2017

Umutlarım at sırtında dörtnala
Uzaklaşıyorlarmış benden.
Geride, gerilerde kalmışım
Zamanımdan ve insanlarımdan.
Ruhum dahi bırakıp gitmiş de beni
Bedenim oracıkta sessiz sakin yatıvermiş.
Sonra ölmüşüm sanmış
Beynimdeki düşünceler,
Toplaşıp gömmüşler çürüyen hayallerimi.
Sesi soluğu kesilmiş
Gökyüzüne uzanan ellerimin
Bütün yaşama belirtilerim, çekilip kenara,
İzlemeye başlamışlar bu acı dolu tiyatroyu
Ben kıvranırken olar kıs kıs
Gülmüşler.
En sonunda,
Soğuk ve nefretimle ıslanmış toprakta
Vücudum bir başına kalmış.
Hikayenin bitiminde huzura kavuşmuşum.

7 Haziran 2017 Çarşamba

29.05.2017


Değişik bir mutluluk var üzerimde. Nereden geldi ne zaman geldi anlayamadım doğrusu ama güzel geldi. Gördüğüm ama hatırlamadığım rüyalarımdan biri mi sebep oldu yoksa zaten içimde bir yerde hep vardı da ruhumun çektiği işkencelere katlanamayıp yüzüme mi attı kendini anlayamadım. Bedenimin kendini avutma modeli olarak çıkardığı yeni bir koruma programı da olabilir: Somurtmayı acilen kesmelisin.

Hani nasıl bir mutluluk biliyor musunuz, böyle uzun zamandır istediğim şey ağaçtan önüme düşmüş sanki ya da fizik2’ den AA ile geçmişim gibi bir mutluluk. Üç gün sonra bile aynı böyle gülümsemeye devam edecekmişsin gibi hissettiren ama aslında gün sonuna geçip gidecek olan mutluluk. Beni oturup onunla ilgili yazmaya iten mutluluk. Arkasında acının saklandığını bildiğim mutluluk.

Bunları yazarken yavaş yavaş solmaya başlamış mutluluk. Mutlu olduğumu dile getirdim diye mi gitmeye başladı tıpkı seni seviyorum diyince kaçan hayallerim gibi?

4 Haziran 2017 Pazar

bu gece de sarhoş



Sarhoş balıklar misali
Dolanıyorum oradan oraya
Her köşede bir tehlike
Her köşede kayboluş
Yalnız kalmışım yine
Herkes gitmiş tek tek
Daha bir başıma vurmuş 
Hasretin kokusu
Gözlerim kan çanağı, ellerim buz tutmuş
Sonra aniden sarılmışsın bana 
Geçmiş bitmiş her şey
Ve uyanmışım birden


Ayılınca gelmiyorsun yanıma
Denizin içinde suyla sarhoş olan
Balık olmam lazım benim.