Hayatımın o an için çok zor ve acı
verici olduğunu düşündüğüm bir yılında, şuan en sevdiğim alışkanlıklarımdan
birini kazandım. Dikkat dağıtıcı her şeyden uzaklaşıp sadece kendimle kaldığım
anlara ihtiyacım vardı çünkü kalabalık ortamlardan, sürekli konuşan insanlardan
bezmiştim. Başarısız olduğumu düşünüyordum ve kendi olmayı beceremeyen, yalnız
kalmaktan korkan birine dönüşmüştüm. Kafamdaki bütün kötü düşünceleri bir
kenara bırakıp güvenli bölge yaratmalıydım yoksa nefes alamayacak gibi
hissediyordum. Bu yüzden haftada bir gün, tüm o bildirimlerden, mesajlardan,
seslerden, yorumlardan uzaklaşıp film izlemeye başladım. Çok basit gibi duruyor
aslında, sonuçta sadece oturuyorsun ve filmi izliyorsun. Bir süre sonra olayın
bundan çok daha fazlası olduğunu keşfettim. Öncelikle erteleme alışkanlığımla
savaşmak için iyi bir başlangıçtı: İzlemek istediğim bir sürü şey vardı ama ben
yorgun olmamı, sınavları ya da arkadaşlarımla dışarı çıktığımı bahane ederek bu
filmleri izlemeyi erteliyordum. Kendime her hafta pazartesi ne olursa olsun
film izleyeceğime dair bir söz verdikten sonra ürettiğim bahaneleri daha net
görmeye başladım. Altı üstü bir filmi izlememek için bile bu kadar bahane
üretebiliyorsam, hayatımda daha önemli olan ama bana zor görünen işler için
neler kurguluyordur beynim?
İkinci fark ettiğim olaysa
alışkanlık kazanmanın aslında ne kadar zor olduğu. Bana keyif veren, beni
neşelendiren, eğlendiren bir alışkanlığı kazanmak bile düşündüğümden kat ve kat
zordu. Eylemsiz olmak, sadece yatmak varken bazı isteklere ve dikkat dağıtıcı
etkenlere karşı direnç gösterip her hafta o filmlerin başına oturmak durup
baktığımda beni gerçekten zorladı. Bir karar vermeye çalıştığınızda, bu durum
için film izlemek ve izlememek, beyninizin bir tarafı sizi o filmi izlemeye
diğer tarafıysa izlememeye itiyor. Hangi tarafın kazanacağı, sizin hangi tarafı
daha iyi beslediğinize bağlı ki bu da bir enerji, diğer tarafa karşı direnç
göstermenizi gerektiriyor. Bu yüzden yeni bir karar almaktansa zaten devam
ettiği gibi yaşamını sürdürmek beyin için en kolay yol oluyor.
Fark ettiğim üçüncü şeyse yalnız
kalmaya sandığımdan daha fazla ihtiyacımın olması. Kalabalığın içinde çaba sarf
etmeden yaşamaya, yaşadığı sanıp savrulmaya alışmış olmak kendim olmayı
unutmama sebep olmuş. Durup düşüncelerimi dinlemeye başlamak kim olduğumu
keşfetmek için yeni bir fırsat yarattı. Kazanmaya çalıştığım yeni alışkanlık durup
nefeslenmek için zamana ihtiyacım olduğunu anlamamı sağladı. İsteklerine,
benliğine karşı daha duyarlı biri oldum diyebilirim bu alışkanlık sayesinde.
Basit bir alışkanlık kazanmaya
çalışırken anlamlı şeyler de elde ettiğimi düşünüyorum ve geldiğim yere bakınca
kendimle gurur duyuyorum. 2018’den beri her hafta düzenli olarak film
izliyorum. Bunun yanında devam ettirmeye çalıştığım iki alışkanlığım daha var:
Her gün ne olursa olsun kitap okumaya zaman ayırıyorum ve en fazla iki gün ara
vermek şartıyla yazı yazıyorum. Ayrıca yeniden tek başıma dışarı çıkıp gezmeye
başladım. Daha önceleri yalnız dolaşmayı çok severdim ama kalabalık ortamların
etkisiyle tek olup bir şeyler yapmak korkunç görünmeye başlamıştı. Yalnız
olabilme yeteneğimi tekrar kazandım ve bu ben mutlu ediyor. Yani film izleme
günü yapmak art arda dizilmiş domino taşlarının ilkiydi benim için. O ilk taşı
itecek gücü bulunca ardında çok daha büyük ve güzel taşlar olduğunu gördüm. İlk
taşı ittim ve kafamı kaldırıp etrafa baktım neler değişiyor diye. Bugün
biliyorum ki keşfedecek hala çok şeyim var.
Son olarak beni etkileyen, durup
düşünmeye iten, olaylara bakış açımı değiştiren birkaç tane filmden bahsetmek
istiyorum.
·
- Her: Yapay zekalarla insan ilişkilerine farklı bir yönden bakıyor film. Biri bana film önermemi istediğinde ilk aklıma gelen oluyor genelde. Joaquin Phoenix’i ilk bu filmle tanımıştım ki Joker’deki oyunculuğuyla da aşık olmuştum.
- Gattaca: Benim de öneri sayesinde izlediğim bir film. Jude Law ve Ethan Hawke’ın hala genç olduğu zamanlarda çekilmiş ve bence hak ettiği kadar konuşulmayan bir film. İnsanların ne olabileceği, ne kadar yaşayacağı önceden belirlenirken bir adamın tüm sınırlandırmaların dışına nasıl çıktığını gösteriyor bize.
- The Professor: Yolda arabayla gidiyorsunuz, önünüze yol ayrımı çıktı. Ya sağa gideceksiniz ya sola, hangisini seçeceğinizi nasıl seçersiniz?