*
Agatha Christie, polisiye kitaplarının dışında, Mary
Westmacott ismiyle altı tane duygusal roman yazmış. Bu altı kitaptan biri de Sensiz
Bir İlkbahar.
Açıkçası kitabı beğendiğimi söyleyemiyorum. Agatha Christie'nin polisiye kitaplarından birkaç tanesi okumuştum, onlara hiçbir sözüm yok
gerçekten güzel kitaplardı. Zaten bunu benim size söylememe gerek bile yoktur
çünkü Agatha Christie’nin bu türün kraliçesi olduğunu bilmeyen duymayan
kalmamıştır artık. Benim de gerçekten çok sevdiğim bir yazar olduğunu eklemek
isterim. Bu yüzden çok büyük beklentiyle aldığım bu kitabı beğenmemiş olmak da
beni biraz şaşırttı. Hatta bana hiç duygusal bir roman gibi gözükmemesinin
yanından başkahraman olan kadın beni kelimenin tam anlamıyla gıcık etti. Normal
hayatta bile gerçekleri görmeyen bu tarz insanlardan olabildiğince kaçmaya
çalışırken onlardan birinin hikayesini okuyor olma benim için rahatsız
ediciydi. Bu da bu kitaba şimdiye kadar yaptığım en kötü eleştiriyi yapmama
sebep oldu diyebilirim.
**
İran'daki kızının yanından dönerken yoğun yağış yüzünden
treni gelemeyen ve konuşabileceği, zaman geçirebileceği kimsenin olmadığı bir handa
günler geçirmek zorunda kalan, bu mecburiyet sonunda da kendisiyle konuşmaya ve
daha da önemlisi düşünmeye başlayan bir kadının iç çalkantısını görüyoruz
aslında bu kitapta. Bu iç savaşla birlikte gelen düşünme evresinin sonrasında
hayatındaki yanlışları, kendini kandırdığı noktaları fark eden, kendisiyle,
kocasıyla ve çocuklarıyla ilgili büyük kararlar alan bu anne her ne kadar
değişmiş, akıllanmış olsa da bütün her şey trene binip eve gidene kadar
sürüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder