Bir şeyler
ovalayarak çıkarmaya güç kalmadı artık kollarımda. Olacaklar için çabalamaya,
olamamışları silmeye çalışmaya dermanım yok. Artık istiyorum ki bir şeyler bana
gelsin. Ben yolda yürüyeyim, onlar da yolun üstündeki sokak lambaları gibi
beklesinler beni; dik, etrafa ışık saçarak. Ben geçerken onları görememem imkânsız
olsun. Keşke her şey benim istediğim gibi olsa, olsa da biraz rahat etsem. Çöp kovalarını
karıştırmaktan yoruldum. Kötü kokuların üstüme sinmesinden, istediğimi almak
için kirlenmekten yoruldum. Yaşamaktan yoruldum…
Dokunduğum
her dal bana acı verecekmiş gibi hissetmek yıpratıyor beni. Sürekli bir korku
çukurunun içindeyim. Güven duygum parçalanıyor, tıpkı tutunup yukarı çıkmaya
çalıştığım çukurun duvarları gibi. Çabalamak bazen daha dibe batırıyor ama
bazen de o duvarlardan düşen yıkıntıları ayağımın altına alıp yükseliyorum. Yoruldum
diyorum, yoruldum diye bağırıyorum kimse duymasa da, yine de kendimi kurtarmaya
çalışmaktan vazgeçmiyorum. Daha çok kokuyorum o çukurun içinde, daha çok
kirleniyorum, ellerim daha çok acıyor. Yaşamak boğulmak gibi hissettiriyor,
boğulursam da denerken olsun diyorum acıya acıya ellerim tırnaklarımı
geçiriyorum duvarlara.
Böyle işte…
Her ne kadar istesem de yattığım yerden sonuca ulaşmayı, olmuyor, bitmiyor
işkence. Bazen bırakıp gidesim geliyor her şeyi, sonra diyorum ki nereye
gideceksin ki? Oturuyorum oturduğum yere uğraşmaya devam, çukurun içinde
debelenmeye devam, ilk önce korkuyu yenmeli çünkü kurtuluşa ermek için…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder