9 Mayıs 2017 Salı

Huzurun Orta Yeri


76 yaşında, saçlarının çoğu dökülmüş kalanları da bembeyaz. Onunla konuşurken gülümsememe gibi bir şansınız yok. Yaşının getirdiği yetenek mi dersiniz bilemiyorum ama bizi gördüğü anda bize nasıl hitap edeceğini biliyormuş gibiydi. Yaklaşık bir saat bahçede gülümseyerek, huzur içinde onu dinledik. Günlerce orada oturmak zorunda olduğumuzu söyleseler hiç sıkılmadan oturup onu dinlemeye devam ederdim.

Kendi tabiriyle babası zenci kırması, o da kırmanın kırması. Vefa’dan mezun olmuş bir bankacı, astronot, biyoloji uzmanı, edebiyat tutkunu, bir okuyucu, dinleyici, iyi bir konuşmacı, aktif Facebook kullanıcısı, tavla uzmanı… Aklınıza gelebilecek birçok şey olmayı başarmış, gelişmesini durdurmamış, yaşına göre oldukça dinç bir arkadaş o. Yaşamına sığdırdığı anlar ve anılar benim için anca bir hayal olabilir. 21 yıldır kaldığı o eve gelirken 2000 kitabı arkasında bırakmış, şimdiyse yaklaşık 500 kitaptan oluşan kütüphanesiyle oturuyor.

Onunla geçirdiğim o bir saat ruhuma söylenmiş en güzel şarkılardan biri gibiydi. Oradan çıkıp metroya bindiğimizde de vapura binip denizi izlemeye koyulduğumda da yanaklarımda önünü alamadığım gülümseme hala duruyordu. O kirli bunaltıcı insan kalabalığı, onca vızıltı içinde benim duyabildiğim tek ses onun ses, görebildiğim tek yüz onun yüzüydü. Tanıştığım en etkileyici insanlardan biri oldu benim için. O neşesi, sizi saran enerjisi, ustaca kullanılan kelimeler… Her şeyiyle hala aklımda olmayı başarıyor.

Nerede kaldığını söyleyemeyeceğim, adını da. Siz onu sadece burada benim anlatmaya çalıştığım kadarıyla bileceksiniz. Daha bir sürü şey yazılabilir belki. Onun için binlerce kelime dökülebilir ama yapmayacağım. Büyüsünü daha fazla bozmak istemem o anının; onun bir saatte anlatabildiği kadarıyla yaşamının, anılarının anısını. Burada ondan bir parça olmasını istediğim için yazdım sadece. Belki sizi de bir huzurevine gitmeye itebilecek küçük bir yazı. İnanın bana tadacağınız zevk paha biçilemez olacak. Hatta keşke imkanım olsa da sizi ona götürsem. Tanıştığım ve tanışabileceğim herkesi onunla konuştursam. Kaldıkları yerin müdiresinin buna pek izin vereceğini sanmıyorum ama keşke yapabilsem.

Beni yazmaya itekledi onunla konuşmak, iki gün zor tuttum kendimi, içimde biriken hatta taşan cümleleri ve iki gündür aklımda olan tek düşünce yeniden ne zaman onu görebileceğim…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder