17 Mayıs 2017 Çarşamba

Derin Bir Nefes



Kahvenin önünden geçerken ayağımdan seken çakıl taşları, kahvenin önündeki masalardan birinde oturan amcanın masasının ayaklarına çarptı. O bunu fark etmedi bile. Masaya dayadığı kolunun üstüne oturttuğu kafası aslında orada değil gibiydi. Uyuyordu. Uyumak ne kelime horluyor, değişik sesler çıkartıyor belli ki rüya görüyordu. Nefesi ağzından çıkarken dudakları komik şekiller alıyordu. Masalarda pinekleyen diğer amcalar da tıpkı benim gibi ona gülüyorlardı.

Bu eğlenceli sahneyi geride bırakıp kahveyi geçip bakkala doğru yürümeye devam ettim. Annem ekmek istemişti ama kendime şeker almadan çıkamadım bakkaldan. Bakkal amcanın köpeği Leblebi benekleriyle kapının önünde yatıyordu. Sadece yatmıyor rüyasında gördüğü kim bilir hangi kediyi kovalıyordu. Ayakları bir yere götürmese de vücudunu, havada koşturuyordu. Nefes verirken dişlerinin arasından çıkan hırlama hem korkunç hem de komik ve sevimliydi.


Ekmeklerle birlikte koştum eve. Annemin yemeği çoktan hazırladığı evdeki hafiflemeye başlamış kokudan belli oluyordu. -Anne? Seslenmeme cevap alamadığım için evi dolaştım, en son odasına girdiğimde orada yattığını gördüm. Yüzünün tam karşısına geçtim. Oturdum yere, ellerine yüz hatlarına baktım, göz kapaklarından çıkan ok gibi ama bir o kadar narin, ipekten özenle bir bir yapılmış gibi duran kirpiklerini inceledim. Rüyasında beni mi görüyordu acaba? Neden bu kadar sessiz uyuyordu? Nefesi annemin nefesi neredeydi? -Anne…   -Anne…  -Annem!..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder