8 Temmuz 2018 Pazar

Teşhis Konuldu...



Hayatta belirli standartlarınız olsun. Asla taviz vermeyeceğiniz standartlar, mesela sizi mutlu eden şeyleri yapmak gibi. Onlardan vazgeçmeyin, kaçırmayın hayatınızdan onları. Karşınızda, bunun ne kadar kötü bir durum yarattığını bilen birisi olarak konuşuyorum. Beni mutlu eden şeyleri yapmak yerine yatakta boş boş yatarak durumundan hayıflanmayı seçmiş biri olarak buradayım, yolun sonu karanlık, gidildi ve geri dönülmekte çok zorlanıldı.

Harekete geçmek, yapılması en rahatsız edici iş olabilir. Onun yerine daha rahat daha az enerji isteyen birçok eylem var çünkü. Değişim için çabalama cesaretini toplamak da insan vücudunda adrenalini hoplatan, en hareket istemeyen hareketi olabilir. Oturduğun yerden değişmesi gereken şeyleri düşünmek bile seni boğabiliyor bazen. O yüzden yatmak benim için tercih listesinin başında yer alıyordu, yatıp tavanı izlemek… Daha yeni yeni fark ediyorum ki bu durum beni kesin bir ‘ağır aptallık’ teşhisiyle ölüme yaklaştırdı. Bir insan kendi hayatı için çabalamaktan neden vazgeçer ki? Bundan büyük aptallık olabilir mi? Olamazmış ki kalkıp yatağımdan ve yazmaya çalışıyorum, hatta bunun için kendimi zorluyorum. Yazmaya çalışmamak öyle yapışmış ki ellerime, o bantlardan kurtulmak kolay olmuyor.

İlk başlarda en güzel denemeleri ben ortaya çıkarmak istedim, en güzel şiirler benim olsun, yeni bir akım yaratayım, adım duyulsun, konuşulayım isterdim. Başka büyük aptallıklardan biri ve büyük bir egonun göstergesi de işte bu düşünceler. Bu amaçla yazmaya başlamışken, ortaya çıkan şeylerin yeterince mükemmel olmadığını görmek beni kağıt ve kalemden uzaklaştırdı. İstediğim şeyin ortaya çıkmadığını görmek hayal kırıklığını babasını yarattı.

Sonra sonra dedim ki kendime, okuduğun onca kitap, öğrenmeye çalıştığın onca insan nerene kaçtı da böyle düşünme cüretini gösterdin? Yazmanın, sadece düşüncelerini belirli kelimelerle ortaya çıkartabilmeye çalışmanın her şeyden güzel ve üstün olduğunu görmen için kafana neyle vurulması gerekiyordu? Neyle vurulduğunu söyleyeyim ya da neye vurulduğunu: Yatakta sağdan sola dönerken ayarlanamamış açıyla duvara vuruldu kafa.

Bu vuruş sırasında bazı açıkta kalan yerlere doğru parçalar yerleşmiş olacak ki ben, şu an burada, yaptığım yanlışı açık yüreklilikle anlatabiliyorum. Öncelikle kendime itiraf ediyorum sonra herkese.

Mükemmel hikayeyi yazmak değil mühim olan, beni mutlu ettiği için yazmak. Kimseye değil, kendine çalışmak. Kurmaya çalıştığım dünyanın asıl parçası gibi görünmese de hayallerimden ondan vazgeçmemek. Zor olanı başarmak, harekete geçmek. Korkmadan ama zarar da vermeden konuşmak. Önemli olan şeyler bunlar ve bunlar oldukça da mükemmel hikaye yaşadığım hayatın ta kendisi olacak. Ortaya çıkardığım cümleler de bu mükemmelliğin parçası olacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder