…
ne kadar yitik, umutsuz ve unutulmuş olduğunuz fark etmez, hayatınızın hangi
döneminde olduğunuz da fark etmez, hepsi geçer, hepsi biter, hepsinin kafası
siktirip gider, karanlığın kalbiyse her zaman orada kalır, atmaya devam eder,
duyması gerekenler için.
*
Emrah
Serbes, uzun zamandır okumak istediğim yazarlardan biriydi, bu kitap da okumak
istediğim ilk kitabıydı. Almış olmama rağmen kitaplığımda beni bekledi bir
süre, sonra Emrah Serbes trafik kazası yüzünden içeri girince tam zamanı dedim,
şimdi okumalı kitabı, bunun için bekliyormuşum sanki.
**
Bu
ülkede ölmek sıradan bir şakadır.
Olayların
en başında, bir otelde anlatmaya başlıyor Bakır hikayeyi. Kitap da ara ara
göreceğimiz arkadaşı İsmail yüzünden, biraz da köpekler ve şefleri yüzünden,
ayrıldığı otelle başlasa da hayatını anlatmaya, oradan çok uzaklarda bitiyor
hikaye. Kahramanımız asla bir yerde çok uzun süre kalamıyor, tutunamıyor hiçbir
şehre. Arada babası ölüyor, içiyor, uyuşturucu kullanıyor, hapse giriyor,
çıkıyor ama bir yerde temelli kalamıyor, bir işi uzun süre yapamıyor. Bir ara
yazmayı deniyor, olmuyor. Ölmüyor ama ölmekten bin beter oluyor. En kötüsü de
Bakır, kafamızı biraz dışarı çıkarsak, şöyle sokakta biraz dikkatli dolaşsak
tanışabileceğimiz biri. Emrah Serbes, toplumu dibinden bir karakterle anlatıyor
bize bizi. Yüzümüze titreyen elleriyle vuruyor Bakır, deliliğini, delirişini
gözümüze sokuyor.
***
En
çöpsüz denizlerin martıları da böyle ağlar, sadece çocukken inanılan yalanlar
da böyle kanatır, mermiler de böyle deler geçer yüreği.
Kitabın
anlattığı şey beni içine çekmedi desem yalan olur, ama arada sıkıldığım yerler
de oldu onu da söylemeliyim. Emrah Serbes’in tarzı gerçekten farklı: Öyle bir
anlatışı var ki sanki sokaktaki birini almışım karşıma onunla konuşuyorum. Ama
bunu demek değil ki basit bir dili var. Cümleler yeri geldi mi büyülemeyi
biliyor sizi. Kitabın içinde küfür bolca var bu da bir gerçek, bizim günlük
hayatımızda da bolca olduğu gibi.
Emrah
Serbes’in gözünden toplumu görmek güzel bir deneyimdi benim için. Müptezeller de onun okuyacağım son
kitabı olmayacak büyük ihtimalle…
Fakat
bizim için hiçbir yere gitmiyordu yollar. Adım atsak karanlıktı. Adım atsak
boşluktu. Bizim için kartondandı sanki dünya, adım atsak elimizde buruşup
kalacaktı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder