Kitaplar gerçekti ve dünyada
böyle kadınlar da vardı.
*
Aşık olduğunu fark edemeyen Ruth Morse ve ona ilk gördüğü an
kapılan Martin Eden: aşkı için değişmeye, sınıf atlamaya çalışan denizci…
Tanrısal anlatımla yazılmış ve çok güçlü bir hikayesi,
konusu olan bir kitap ve okuması hiç de kolay değil. İnsanı yoruyor kesinlikle,
dikkati toplayıp üzerinde titizlikle çalışılması gerekiyor. Uzun süredir klasik
okumamış olmanın verdiği hamlamayla okuduğum için bana sıkıcı gelmiş
olabileceğini düşünüyorum ve yayınevlerine göre çeviri de değiştiği için benim
okuduğum yayınevinin çevirisinden kaynaklanan bir anlatım kuruluğu
olabileceğini düşünmüyor değilim. Her ne kadar kendini ispatlamış bir kitap
olsa da benim daha sonra açıp tekrar okumayı isteyeceğim bir kitap olmayacak.
En azından farklı bir yayınevinden başka bir basımını almayı düşünene kadar.
Yine de bana bir sürü şey kattığına inanıyorum. Hiçbir klasik boş olamaz çünkü,
bu kitap da kesinlikle boş değildi, zaman çaldığını düşünmüyorum. Yine
kesinlikle okunması gerektiğine inanıyorum ve tavsiye ediyorum.
**
Eski yaşam biçimi ve eski
arkadaşlarından kendini kurtarmış olduğu ve yeni arkadaşlara sahip olmadığı
için ona okumaktan başka bir şey kalmamıştı.
Kitap, Martin’ in Morseların evine girişiyle açılıyor. Martin’
in o eve neden davet edildiğiyse daha sonra anlatılıyor. Martin Eden, bir akşam
Arthur Morse’ u kavgadan kurtarır ve Arthur onu sürekli evdekilere anlatmaya
başlar sonra da Martin’ i eve davet eder. Martin bu ortama ve bu yüksek
sınıftan insanlara hiç alışık değildir öyle ki evde yürürken bile zorlanır.
Zaten Arthur da onu yabani adam olarak tanımlar ve yemeğe davet etmesinin
sebebi olaraksa onu ilginç bulacaklarını düşünmesidir. İlginç de bulurlar ama
yabani olduğu için değil. Ruth, Arthur’ un kız kardeşi, kolalı gömlek yakasına
alışık olmadığı belli olan bu adamı gerçekten ilginç bulur ama yabani olduğu
için değil, farklı olduğu için, onda farklı şeyler gördüğü için.
O gece, Martin o evden çıktıktan sonra sarhoş gibidir. Ruth
onu büyülemiş, bu büyüyle sarhoş olmuş gibidir. O aşık olmuştur ve Ruth’ un
aşkına layık olabilmek için değişmeye karar vermiştir. Önce Ruth’ un ona
verdiği iki şiir kitabını okur ve sonra başka bir sürü kitabı da. Sürekli
kütüphaneye gitmeye başlamıştır artık. Bu süre de Ruth onun konuşmasını
düzeltmeye çalışır. Kaba bir argoyla konuşan adama bir dilbilgisi kitabı verir.
Martin kısa sürede büyük ilerleme kaydeder. Bu arada parası bittiği için tekrar
denize açılır. Geri döndüğünde her şey için daha isteklidir ve daha çok
çalışmaya başlar. Ruth’ la her hafta görüşürler. Ruth onu işlenmemiş bir
mücevher olarak görüyordur adete ve onu kendi kafasındaki ideal erkeğe
dönüştürmeye çalışır. Martin okudukça, öğrendikçe Ruth’ un kontrolünden çıkar.
Onunla çoğu zaman aynı düşünmez ve ondan daha bilgili biri olmaya başlar. Ruth
onu anlamadığı zaman saçma bir şeyler söylediği için anlamadığını düşünür.
Öğrenmesini, okumasını ister çünkü bu sayede daha iyi para kazanabilecektir.
Martin bilgiye ulaşmayı başka şeyler için istemektedir. Aynı zamanda Martin
yazmaya başlar ve yazılarını dergilere, gazetelere gönderiri. Hiçbir yazısı
kabul edilmiş olmasa da o yazmaya devam eder. Ruth bunun bir kariyer olduğunu
düşünmese de o vazgeçmez. İstediğini de alır sonunda ama hiçbir şey eskisi gibi
değildir ve kaybedilen çok şey vardır Martin Eden’ ın hayatından.
***
Martin Eden, London’ un okuduğum ilk kitabı değildi. Geçen
sene Tanrılar ve Köpekler kitabını okumuştum ve büyülenmiştim. Mükemmel bir
kitap olduğunu düşündüğümü hatırlıyorum. Yazarı o kitapla sevmiş olmam, Martin
Eden’ a çarpınca biraz afallamama neden oldu. Bütün bir haftamı olduran bu
kitaba saygılarımı sunmak istiyorum yine de.
Ölüm acıtmazdı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder