İnsanlar nede
doğar? Neden ölürler? Neden bu ikisi arasında geçen zamanın büyük bir bölümünü
dijital kol saatleri takarak geçirmek isterler?
*
Ben
Otostopçunun Galaksi Rehberi'nin daha önce filmini izlemiştim ama ne
anlatıyor, ne anlatmak istiyor, filmde neler oluyor anlamamıştım. Kafamda hep
bir soru işareti vardı ne bu şimdi diye. Filmi izlerken aslında bir kitap
olduğunu da bilmiyordum. Kitabın yayınevinin değişmesi ve birçok kişi
tarafından konuşulmaya başlanması beni de kitabı okumaya itti. Buna rağmen
kitabı almak konusunda bir eyleme geçemiyordum. Ben de bu yüzden bir arkadaşıma
aldırıp sonra ona okutup o beğendikten sonra da okumak için ondan aldım.
**
Arthur
Dent, bir sabah uyandığında kapısının önünde bir sürü iş makinesi bulur.
Kestirme bir yol yapmak için onun evini yıkmaya gelmişlerdir. Ama Arthur’un o
gün yaşayacağı en şaşırtıcı ve üzücü olay bu değildir. Gökyüzü, süper otoyol
yapmak için Dünya’yı yok etmeye gelen uzaylı gemileriyle doludur ve Arthur,
uzaylı olan en yakın arkadaşı sayesinde otostop çekerek bu uzay gemilerinden
birine girer. Ne yazık ki Dünya yok edilir, Arthur’sa hiç bilmediği uzayda
havlusu ve sabahlıklarıyla imkansızlıkların mümküne dönüşmesiyle yolculuk
yapmaya başlar.
***
Kitabı çok
sevdiğimi üstüne basa basa belirtmeliyim. Noktasına virgülüne kadar her yeri
çok güzeldi. Özellikle en sevdiğim kısımsa hikaye başlamadan önce geçen yazarın
önsözündeki gezegenden nasıl ayrılabilirsiniz kısmıydı. Ayrıca kitabı okurken
filmden bazı karelerin gözümde canlanıyor olması da beni daha çok bağladı
kitaba galiba. Şuan iyi ki de okumuşum diyorum.
Bunu ve
serinin diğer kitaplarını en kısa zamanda kitaplığıma eklemek için
sabırsızlanıyorum. Sizi de benim kadar mutlu etmesi dileğiyle, iyi okumalar.
İşin içinde
periler olduğuna inanmadan da bir bahçenin güzel olduğunu göremez miydi insan?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder