Bir yolculuk görünüyor ufukta. Ne kadar
ertelemeye çalışsam da benliğimin sürekli gitmeye çalıştığı bir yer var. Ne kadar
bahane üretsem de ellerim çekiştiriyor beni artık. Konuşmak istiyorlar, yazmak
istiyorlar, haykırmak istiyorlar içinde tuttukları binlerce kelimeyi. Engel olamıyorum
onlara. Sanırım artık engel olmaya da çalışmıyorum.
Uzun zamandır sahip olmadığım bir
ruh hali baloncuğu var etrafımda. İyi güdülmüş birçok düşünce sonunda
filizlendi beynimin tam orta yerinde. Çok okumaya çalıştım, çok konuştum, çok
insan tanıdım, çok yere gittim, çoklarla gittim… Yani iyi ya da kötü olan her
şeyden çokça yaptım. İyi ile kötü arasındaki o çizginin üzerinde uzun zaman
yürüdüm, sonunda tarafımı da seçtim. Olmam gereken yerle ilgili, kendimi ait
hissettiğim yerle ilgili kesin sonuçlar aldım deneylerimden. Huzuru, dinginliği,
yalnız kalma isteğini böyle edindim.
Ben kimim ki bilmiyorum ama sen
okuyorsun diye okuyorum diyen insanlar olduğunu biliyorum, sen gidiyorsun diye
geliyorum diyen insanlarla yürüyorum, sen söylediğin için konuşuyorum diyen
insanları dinliyorum, seninle sessizce denizi izlemeyi seviyorum diyen
insanlarla ıslanıyorum, seninle konuşmak bana iyi geliyor diyen insanlara
hikayeler anlatıyorum, sen yazmayı bırakma diye yazıyorum diyen insanların
düşüncesiyle yazıyorum. Ve görüyorum ki, bütün o karalar kaplı kişiliklere
rağmen ışıklar toplamışım karanlığın içindeki yıldızlardan.
Yani anlayacağınız ben daha bi’ ben
oluyorum, daha mutlu günler geçiyorum, fazlalıklarımdan kurtulup ellerimin beni
çektiği yere daha hızlı gitmeye çalışıyorum.
Şimdi izninizle, biraz daha
yalnız kalmaya ihtiyacım var…